İzmitte PKK’lıların büyük para götürdüklerini, İzmit’e heray 20 bin ton petrol getireceklerini, kendisinden bir depo ve bir liman istediklerini en önemlisininde dağıtıcılarını bulmak olduğunu hepsini kendisinin bulduğunu, amacının İzmit’in PKK’lılardan temizlenmesi olduğunu, Abdullah Çatlı’yı bu ismiyle bildiğini, her şeyin ayarlandığını, ayda 20 bin ton petrol satacaklarını hesapladığını, Çatlı’nın Filipinlerden 3 milyon 600 bin dolar gelmedi diye sızlanması üzerine, o zaman kendisinin bu petrolü satalım dediğini, birilerinin kendisine 40 milyar lira vereceklerini söylediğini, bu parayı hiç ihaleye girmeden ihaleye girmemek için avanta alanak verileceğini, o ana kadar 2-3 milyar lira masraf etmiş olduğunu, 20 milyar liranın kendisine gerekli olduğunu, Çatlı’nın bunu kabul ettiğini tamam deyip ihaleye girerek onu Ankara’dan aldıklarını, bunun dedikodusu olabilir dendiği için ihalenin yeniden yapıldığını ve yine Çatlı’ların kazandığını, iki ayrı şirketede 4’er milyar lira avanta vererek, ihaleden çekilmelerini sağladıklarını, ihalenin alınışıyla, birlikte Abdullah Çatlı’nın değişmeye başladığını, petrolu satmayıp, bir ay içinde 300-350 milyar lira yapacağını söylediklerini, kendisininde o arada para sıkıntısı çektiğini, kemerde bir otelde kalırken bir arkadaşının kendisine "Abdullah Çatlı şimdiye kadar kiminle ortaklık yaptı ise ya öldüğünü ya da yakalandığını" söyleyerek dikkatini çektiğini, bunun iyi olduğunu, çünkü Çatlı’ya o zaman yüzde yüz güvendiğini bu nedenle de kendisininde Çatlı tarafından öldürülebilecek olduğunu,
Kendisinin 11 Haziran 199’da Adana’da bulunan ağabeyini ziyaretten dönerken Pozantı’da vurulduğunu, kendisini vuran insanların İstanbul Polisi olduğunu, güya operasyon yaptıklarını, bundan Adana polisinin haberi olmadığını, bu kişilerin İstanbul dışında operasyon yapmak için görev belgelerinin olmadığını, oraya gelmek için bir gerekçelerinin de olmadığını, kendisi orada ölseydi olayın faili mechul olacağını, trafik polislerinin, kamyoncuların, vatandaşların gelerek kendisini kurtardığını, bunun üzerine işi resmileştirdiklerini, kendisini vurmalarına bir bahane bulmak için kendisini ÇETE olmarak suçladıklarını, kendi arabasında silah olduğunu iddia ettiklerini, bunun kesinlikle yalan olduğunu, Orada ( POZANTI’da) yakalandıkları , Adana’da hastanede yaralı iken Adana Terörle Mücadele ekipleri tarafından ifadesi alındığı halde İstanbul’da yakalanmış gibi tutanak tutulduğunu, Pozantı’da hiçbir işlem yapılmadığını, olayın Pozantı Savcısından gizlendiğini, daha sonra İstanbul’a götürüldüğünü, burada hiçbir ifade vermediğini, hiçbir şeye de imza atmadığını, ancak kendi ifadesi olarak sahte bir ifadenin düzenlendiğini, mahkemeye aleyhine delil olarak sunulan tek şeyin bu ifade olduğunu, kendisinin bir şey itiraf edecekse bunu Adana’da itiraf edeceğini, oysa Adana’da verdiği ifadede "Hiç bir şey yapmadım" dediğini, o ifadenin kesinlikle kendi ifade olmadığını,
Ö.: Hilmi Ö. paşayla ben en samimi konuşabilecek kişilerden biriyim. 1965-66 yılıydı. Çorlu’da görevliyim. Bunlar, Hilmi Ö., Hüseyin K., Çetin D. geldiler. Havacı ayrılmışlar ama, havacı olarak çok yükselemeyeceklerini düşünmüşler, bu yüzden de vazgeçmişler, karaya dönmüşler. Ö., üsteğmen... ev bulamamış. Komutan beni çağırdı, Tuncer, Hilmi açıkta. Sen kiraladığın evde tek başına oturuyorsun. Seninle otursun' dedi. Benim de iki odalı bir bağ evim var. Komutanım, biriki gün düşüneyim dedim. Sonra olur dedim. İki yıl beraber kaldık. Bu yüzden ben ona istediğimi rahat söylerim. Bu TBMM başkanıyla görüşeceğinin basında çıkmaya başlamasından sonra, tam MGK öncesinde yarım saat kadar bir araya geldiğimiz sırada, komutanım herhalde bu ziyarete gitmeyeceksiniz, dedim. Soğuk baktı. Sen olsan ne yapardın dedi, ben gitmezdim dedim. Bunlar daha gelir gelmez türbanla gösteri yapmaya giriştiler, If you have any questions with regards to the place and how to use Escort DiyarbakıR, you can contact us at the webpage. olmaz dedim... oteki komutanlar da gitmemekten yanaydı. Sonuçta ziyaretin çok kısa yapılması ama, medyanın çağrılarak makamın ziyarete yapıldığının açıklanması görüşünde birleşildi. Ama o sözleri de söylemedi. Kaygılarını anlıyorum ama, Genelkurmay'da kimse tek başına bir şey yapamaz. O bakımdan, rahat olun
2013 Akademi Ödülleri'nde bir ödül için 140 erkek aday gösterildi, ancak yalnızca 35 kadın aday gösterildi. O yıl yönetmenlik, sinematografi, film kurgusu, yazarlık (orijinal senaryo) veya orijinal müzik için hiçbir kadın aday gösterilmedi. Akademi Ödülleri'nin başladığı 1929'dan bu yana, En İyi Film kategorisini yalnızca yedi kadın yapımcı kazandı (tümü erkeklerle ortak yapımcıydı) ve En İyi Özgün Senaryo dalında yalnızca sekiz kadın aday gösterildi. Lina Wertmuller (1976), Jane Campion (1994), Sofia Coppola (2004) ve Kathryn Bigelow (2012), En İyi Yönetmen dalında aday gösterilen tek dört kadındı ve Bigelow, filmi The Hurt Locker ile kazanan ilk kadın oldu. . Akademi Ödülleri seçmenlerinin %77'si erkektir.Bir grup Hollywood oyuncusu #AskMoreOfHim adlı kendi sosyal hareketini başlattı. Bu hareket, erkeklerin kadınlara yönelik cinsel tacize karşı seslerini yükseltmeleri temelinde inşa edilmiştir. Özellikle film endüstrisinden bir dizi erkek aktivist, eylemlerinin mülkiyetindeki sorumluluklarını açıklayan ve başkalarının eylemlerini seslendiren açık bir mektup imzaladı. Mektup, diğerlerinin yanı sıra yukarıda gösterilen Friends oyuncusu David Schwimmer tarafından imzalandı ve desteklendi. Hollywood Reporter desteğini şu sözlerle yayınladı: "Cesareti alkışlıyoruz ve taciz, taciz ve şiddet deneyimlerini anlatmak için öne çıkan cesur kadınlara - ve erkeklere ve cinsiyete uygun olmayan bireylere - desteğimizi taahhüt ediyoruz. Ülkemizde erkekler olarak, istismarın önlenmesi konusunda en başta özel bir sorumluluğumuz var... Sonuçta, Hollywood'da olsun ya da olmasın, cinsel taciz, taciz ve şiddetin büyük çoğunluğu erkekler tarafından gerçekleştiriliyor." Bu hesap verebilirlik, kadınların film ve televizyon endüstrisinde görülme ve muamele görme biçimini değiştirecek ve umarız kadınların ücret, terfi ve genel saygıda yaşadıkları uçurumun kapanmasına son verecektir. Bu girişim, #MeToo hareketine yanıt olarak oluşturuldu. Tek bir tweet ile başlayan #MeToo hareketi, kadınlardan erkeklere yönelik cinsel saldırı hikâyelerini profesyonel bir ortamda paylaşmalarını istedi. Bir gün içinde 30.000 kadın hikâyelerini paylaşan hashtag'i kullanmıştı. Pek çok kadın, seslerinde her zamankinden daha fazla güce sahipmiş gibi hissediyor ve şu anda içinde yaşadığımız internet kültüründen önce halının altına süpürülmüş olabilecek kişisel iddialarda bulunmayı seçiyor. Time dergisine göre, %95 Film ve eğlence endüstrisindeki kadınların oranı, sektörlerinde erkekler tarafından cinsel tacize uğradığını bildiriyor. #MeToo hareketine ek olarak, endüstrideki kadınlar kendi kaynaklarını karşılayamayan mağdurlar için işyerinde cinsel tacizi önlemeye yardımcı olmayı amaçlayan #TimesUp'ı kullanıyor