Pendik Escort Tiktok’ta Neler Dikkat Etmelisiniz?

মন্তব্য · 3 ভিউ

Yamaç'tan üst üste darbe yiyen babası Cengiz Erdenet'in kötü durumda olmasını fırsat bilen Çağatay saklandığı yerden geri döner ve ilk iş olarak Yamaç'a Efsun'un sorar, Yamaç.

Yamaç'tan üst üste darbe yiyen babası Cengiz Erdenet'in kötü durumda olmasını fırsat bilen Çağatay saklandığı yerden geri döner ve ilk iş olarak Yamaç'a Efsun'un sorar, Yamaç Efsun'u kaybetmekten korkar Çağatay'ın döndüğünü ve Efsun'un onun zaafı olduğunu bildiğini söyler Efsun'un onunla birlikte Koçovalı evine gelmesini ister Efsun ilk başta reddeder fakat daha sonra Yamaç için kabul etmek zorunda kalır. Sultan Damla ve Cumali'nin Efsun hakkında konuşmalarını duyar, Efsun'un kocasının katillerinden biri olduğunu öğrenir ve onu döverek evden atar.Pusuda bekleyen Kulkan Çağatay'ın emri ile Efsun'un kaçırır ve Çağatay'ın yanına götürür. Çağatay Efsun'un onunla birlikte olmasını ve Yamaç'ı unutmasını söyler, Efsun asla böyle bir şey olmayacağını söyleyince Çağatay öfkelenir ve Kulkan'dan Efsun'u kendi cehennemine götürmesini söyler.Yamaç Çağatay'ı bulur ve Çağatay'ın son sözleri "Очарование больше не твоя" yani "Efsun artık senin değil." olmuştur ancak Yamaç Çağatay'ın ne dediğini anlamaz. Koçovalı evinde ise Sultan ev halkını örgütlemiş herkesin Yamaç'a Efsun'un kendi isteğiyle gittiğini söylemesini istemiştir. If you loved this write-up and you would like to receive additional info concerning escort diyarbakıR kindly go to the webpage. Yamaç Efsun gittiği için perişan haldedir Efsun'un onu terk ettiğine ne denirse desin inanmaz. Akın'ın düğün gecesi Saadet sarhoş olup her şeyi ağzından kaçırınca gerçeği öğrenen Yamaç Sultan'dan hesap sorar.[2] Efsun'un peşine düşer. Kulkan'ın verdiği adrese gelen Yamaç Efsun'a kavuşmak için çok mücadele eder ancak Kulkan Cumali Amca ile birlik olup Yamaç'a tuzak kurmuştur. Yamaç'ı Afganistan diye Diyarbakır'a kaçırmışlardır.

"1952 Balıkesir Manyas doğumlu olduğunu, Ömer Lütfü Topal, cinayetinde olay yerinde 2 tane kaleşnikof tüfek bırakılmış olduğunu ve bu tüfeklere ait boş kovanlar ile İstinye tarafından çalıntı olduğu anlaşılan bir arabada ameliyat eldivenleri bulunduğunu, teknik büronun yaptığı çalışma sonucu tüfeklerin bir tanesinin Şarjörü üzerinde "Taramaya müsait değil, ancak mukayese müsait yarım bir parmak izi bulunduğu" şeklinde tesbit yapıldığı, bu olayı Bodrum Torba’da Regata Oteli ortaklarının öldürülmesi olayının bir misillemesi olarak değerlendirildiğini, Ömer Lütfü Topal’ın Regata Oteline ortak olduğunu, bu otelin ortaklarından birisinin Ömer Lütfü Topal tarafından öldürüldüğü şeklinde kamuoyunda konuşmalar olduğunu, hatta konu ile ilgili olarak Muğladan bir ekibin gelerek İstanbulda 15 gün çalıştıklarını, Cinayet bürosuna gelen bir ihbarda özel harekatçı memurların isimlerinin verildiğini ve bunun değerlendirilmesi lazım geldiği yolunda oluşturulan ekipte bir kanaat uyandığını, bu durumu İl Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğluna da aktardığını, ve olumlu görüşünü aldıklarını, bunun üzerine bir memurun İstanbuldan birisinin de İzmir’den alındığını, üçüncüsü olan Ayhan’ın da arkadaşlarını sormak için Şubeye geldiğinde alındığını,

Kendisinin 11 Haziran 199’da Adana’da bulunan ağabeyini ziyaretten dönerken Pozantı’da vurulduğunu, kendisini vuran insanların İstanbul Polisi olduğunu, güya operasyon yaptıklarını, bundan Adana polisinin haberi olmadığını, bu kişilerin İstanbul dışında operasyon yapmak için görev belgelerinin olmadığını, oraya gelmek için bir gerekçelerinin de olmadığını, kendisi orada ölseydi olayın faili mechul olacağını, trafik polislerinin, kamyoncuların, vatandaşların gelerek kendisini kurtardığını, bunun üzerine işi resmileştirdiklerini, kendisini vurmalarına bir bahane bulmak için kendisini ÇETE olmarak suçladıklarını, kendi arabasında silah olduğunu iddia ettiklerini, bunun kesinlikle yalan olduğunu, Orada ( POZANTI’da) yakalandıkları , Adana’da hastanede yaralı iken Adana Terörle Mücadele ekipleri tarafından ifadesi alındığı halde İstanbul’da yakalanmış gibi tutanak tutulduğunu, Pozantı’da hiçbir işlem yapılmadığını, olayın Pozantı Savcısından gizlendiğini, daha sonra İstanbul’a götürüldüğünü, burada hiçbir ifade vermediğini, hiçbir şeye de imza atmadığını, ancak kendi ifadesi olarak sahte bir ifadenin düzenlendiğini, mahkemeye aleyhine delil olarak sunulan tek şeyin bu ifade olduğunu, kendisinin bir şey itiraf edecekse bunu Adana’da itiraf edeceğini, oysa Adana’da verdiği ifadede "Hiç bir şey yapmadım" dediğini, o ifadenin kesinlikle kendi ifade olmadığını,

İbrahim Şahin’in Kozaklı’dan sonra tayinen İstanbul’a geldiğini ve kendisini aradığını 2. Şubede görev yaptığını söylediğini, kendisinin Şahin’i ziyaret ettiğini, İbrahim Şahin’in de kendisine ziyarete geldiğini, kendilerinin İstanbulda, 3 erkek kardeş ve 2 amcaoğlu olarak Halkalı Gümrüğünün içinde bir Tır garajlarının olduğunu, garajın içinde lokanta, kahvehane, diyarbakır oruspu büfe vs. tesisleri bulunduğunu, iki tane sigorta acenteliklerinin ise Avcılardaki bürolarında olduğunu, Kederoğlu Ticaret adında faaliyet gösteren ve Procter and Gamble’n hammaddelerini temin eden, asit borik ve sodyum perborat satan bir firmaları olduğunu, yine İstanbul Avcılar Ambarlıda (10) dönümlük bir çaybahçesi işlettiklerini, kendisi Kadıköy-Suadiyede oturduğu için orada da kendisine ait bir bürosu olduğunu, bu büroda bir arkadaşıyla beraber hurda ithalatı yaptıklarını, İbrahim Şahin’in bir müddet sonra telefonla kendisini arayarak, görevinin değiştiğini, Özel Harekat Daire Başkanı olduğunu o nedenle İstanbuldan ayrılacağını söylediğini ve kendilerine polisleriyle beraber ve ziyaretine geldiğini, kendisiyle yaklaşık 8-10 kez telefon görüşmesi ve bir kaç yüzyüze görüşmeleri olduğunu, son olaylardan sonra kendisinin Şahin’e telefon ederek neler oluyor diye sorduğunda, Şahin’in kendisine birileri bizimle uğraşıyor, bizim veremiyeceğimiz hesabımız yok, bizde uğraşıyoruz dediğini, daha sonra aradığında yerinde bulamadığını, görevinden alınmış olduğunu öğrendiğini,

মন্তব্য