Ucuz Gecelik Olgun Esenyurt Escort Naz

Kommentarer · 1 Visningar

1981 yılında Abdullah ÇATLI ile MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram ABBAS’ın buluştuğunu ve kendisinin bunu çok anlamlı bulduğunu, çünkü Türkiye’nin 12 Eylül’e bir.

1981 yılında Abdullah ÇATLI ile MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram ABBAS’ın buluştuğunu ve kendisinin bunu çok anlamlı bulduğunu, çünkü Türkiye’nin 12 Eylül’e bir istikrarsızlaştırma operasyonu ile getirildiğini, 12 Eylül günü CIA Ortadoğu İstasyon Şefi Paul HENZE’nin Amerika’ya, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarımızı kastederek "Our boys have done" (bizin oğlanlar bu işi becerdi) şeklinde mesaj çekmesinin 12 Eylül’ün tamamen Amerikan Devleti tarafından planlandığını gösterdiğini, 12 Eylül öncesindeki olaylarda CIA ve Amerikan faaliyetlerini aramak gerektiğini ve bunda Abdullah ÇATLI’nın özel bir rolünün gözüktüğünü, Hiram ABBAS ve Mehmet EYMÜR’ün CIA’nın MİT içindeki elemanları olduklarını, ÇATLI ve arkadaşlarının Amerika’ya götürülerek CIA’de eğitimden geçirildiklerini, If you beloved this short article and you would like to acquire more facts about bu sayfayı ziyaret edin kindly go to our own site. ÇATLI’nın İsviçre Bostadelle Cezaevinden eroin kaçakçılığından mahkum olduğu ve infazı bitmediği halde CIA tarafından çıkarıldığı, ÇATLI ekibinin 1981’den sonra doğrudan doğruya Amerika’nın kontrolü altına girdiklerini ve buna bağlı olarak da Tansu ÇİLLER ve Özer ÇİLLER ile irtibatlandıklarını, kendilerinin buna Çiller Özel Örgütü dediklerini, bu örgütün; birinci olarak Amerika Birleşik Devletlerinin bir yeraltı faaliyeti olarak gördükleri Azerbaycan Darbesi olayına giriştiğini, halbuki Haydar Aliyev’i devirmekte Türkiye’nin hiçbir çıkarı bulunmadığını, o zamanki Başbakan Tansu ÇİLLER’in bu darbe faaliyeti içinde yer aldığını ve bunun da ÇATLI’larla Tansu ÇİLLER arasındaki bağlantının kanıtlarından olduğunu,

1993 Temmuz ayından bu yana Kaçakcılık İstihbarat ve Harekat daire Başkanı olarak görev yaptığını, bu süre içerisinde tabii olarak kaçıkcılıkla mücadele ettiğini, araştırma konusuyla ilgili olarak sadece Tarık Ümit’i tanıdığını ve onunla temasları olduğunu, bu nu da Afyonun eroine dönüştürülmesinde kullanılan 150 ton asetik asit anhedid yakalanmıştır onunla ilgili bilgi getirdiğinde tanıştığını ve 3-4 kez yüzyüze bir okadar da telefonla teması olduğunu, ilk defa zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın odasında görüştüğünü ve Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlüklerine güvenmediği için asetit asit anhedid ile ilgili olarak Türkiye’ye giriş yollarını hangi vasıtalardan geldiği hususunda bilgi verdiği, ne zaman mal sevkiyatı yapılacağı hususunda bilgi vereceğini söyleyerek ayrıldıklarını, daha sonra mal sevkiyatında bilgi verdiğini ve bunun üzerine değişik partilerde 5 ton, 30 ton ve 30 tonluk partiler halinde asetik asit anhedid yakaladıklarını, 15 ton malın 7,5 ton eroine eşdeğer olduğunu bu miktarı Türkiye’de bir ailenin yapması mümkün olmadığından değişik ailelerin bu işe girdiğini, Dünyada yakalanan asetik asit anhedid’in % 90’nın Türkiye’de yakalandığını, bunun gelişmiş Avrupa ülkelerinde imal edildiğini, Türkiyenin ülke olarak asetit asit anhedid’in imalinin kontrol altına alınması için 1994’den bu yana Birleşmiş Milletler nezdinde çalıştığını, 1995 yılındaki sözleşmeye rağmen Avrupa’nın asetik asit anhedidin kontrol altında satışına rıza göstermediğini, eroin’in bitmesi için asetit asit anhedid’in mutlaka kontrol altına alınması gerektiği, çeşitli sebeplerle de Avrupanın bu asit’i kontrol’e yanaşmadığını, sınırlama yapılırsa Çin’in piyasaya hakim olacağını ve Avrupa’da kimya sanayinin zarar göreceğini söylediklerini,

İddianamenin "Darbeye Teşebbüs" bölümünde detaylı bir şekilde yer alan belgede Genel Kurmay Başkanı Hilmi Ö. ile AKP Diyarbakır Milletvekili Emekli Albay Aziz A. ün görüşmelerinin takip ve rapor edildiği, bir general ve bir amiralin TBMM Dışişleri Komisyonda olası Irak savaşı konusunda bilgilendirme amacıyla yapmış oldukları konuşmaların komisyon üyeleri tarafından kasıtlı olarak basına sızdırıldığı, Genelkurmay Başkanı’nın vermiş olduğu bir talimat ile ilgili olarak, Genelkurmay Başkanı’nın peruk konusunda sahip olduğu ayrıntılı bilginin kendisine belli bir çevre tarafından verildiğinin değerlendirildiği, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bazı orgeneraller aleyhine Org. Hilmi Ö.yü yönlendirdiği, eski adı ‘Batı Çalışma Grubu’, yeni adı ise ‘Özel Çalışma Grubu’ olan birimin faaliyetlerinin Genelkurmay Başkanının tutumu nedeniyle önemli ölçüde durduğu, daha önceki dönemlerde AKP iktidarının irticai kadrolaşma ve her türlü irticai faaliyetlerine karşı Genelkurmay Başkanlığı tarafından işlem yapılmadığı, bu nedenle de Genelkurmay karargahı irticai faaliyetlerle mücadele etme konusunda durma noktasına geldiği, Vali, Kaymakam, Genel Müdür ve Daire Başkanları’nın atamalarından önce artık Genelkurmay Karargahından ilgili Bakanlık tarafından görüş istenmediği, bürokrasinin de AKP iktidarına direnme sürecini tamamladığı ve ‘arkamızda asker yoksa mücadele etmenin de yararı yok’ anlamına gelen bir tavır içine girdiği, Genelkurmay Başkanı’nın izlediği tutumun sonucu olarak askeri okullarda ve hatta Genelkurmay Karargahında Ramazan ayında oruç tutan personel sayısında artış olduğu gibi konuların yer aldığı,
Kommentarer